Uzun Süreyle Ücret Almadan Çalışmak Hayatın Olağan Akışına Aykırı İse De Bu Durum İşverenin İspat Yükünü Ortadan Kaldırmaz


Av. İsmail Carlık tarafından 24.04.2021 tarihinde paylaşılan bu yazı 3371 kez okundu.

 

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/685
KARAR NO : 2021/863

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

İ S T İ N A F   K A R A R I

BAŞKAN      : ****** ******      ******
ÜYE              : ****** ******      ******
ÜYE              : ****** ******      ******
ÜYE              : ****** ******      ******

 

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                : ******** ** ****** ***** (**) *********
TARİHİ                          : 09/11/2020
NUMARASI                  : 2016/317 E. 2020/205 K.


DAVACI                         : ****** ****** (T.C.K.N. ***********)
VEKİLİ                            : AV. İSMAİL CARLIK - Saraylar Mah. Oğuzhan Cad. 496 Sk. No:13 Kat:1 Daire:8 Merkezefendi/DENİZLİ
 

DAVALI                          : ******** ****** ******* *******
VEKİLİ                            : AV. ******* ******
 

DAVANIN KONUSU     : Alacak (İşçi İle İşveren İlişkisinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ             : 25/03/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/04/2021

 

Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 05/04/2013 tarihinde davalı işyerinde temizlik görevlisi olarak işe başladığını, çalışmasına 28/05/2016 tarihinde iş akdinin haksız olarak sona erdirilene kadar aralıksız olarak devam ettiğini, davalı işverenin, müvekkilinin 30/12/2014 tarihinde emekliliğe hak kazanmış olması nedeniyle içeriğini göstermediği bir imzalı kağıt alarak işyerinden çıkışını vermiş gibi SGK'ya bildirimde bulunmuş olmasına karşın müvekkilinin fiili olarak 28/05/2016 tarihine kadar çalışmasını sürdürdüğünü, müvekkilini çıkış yapılmış gibi gösterildiği tarihten sonra davalının işyerinin unvanı da değiştirdiğini, eski unvanı "**** ********** **** ***** *** *** *** ****** ** ** ** *** Ltd. Şti." iken "******** ****** Ltd. Şti." olarak değiştirildiğini, işyerinin ekonomik bütünlüğü korunarak devredilmiş olup yapılan devire ilişkin çalışanlara bugüne kadarki "tüm haklarınız korunacak bugüne kadarki her şeyden müteselsil olarak sorumluyuz" denildiğini, ayrıca devreden ve devralan şirketlerin unvanları farklı olsa da bu işlem yalnızca eski şirketin alacaklılarından kaçmak için yaptığı bir eylem olup, şirketin hissedarlarının yine baba-oğul olduğunu, müvekkilinin ikinci talebi üzerine işverenin "Tamam git ve bir daha gelme, çıkışını veriyorum şu anda" diyerek müvekkilinin iş akdini haksız olarak tek taraflı feshettiğini, müvekkilinin ödenmeyen ücret alacağının, yılık ücretli izin alacağının, fazla mesai ücretlerinin ve hafta tatili ücretlerinin bulunduğunu belirterek şimdilik brüt 100,00-TL kıdem tazminatının iş akdinin feshi tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden az olmamak kaydıyla mevduata uygulanan en yüksek faiz ile, şimdilik brüt 100,00-TL ihbar tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, şimdilik brüt 100,00-TL ücret alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden az olmamak kaydıyla mevduata uygulanan en yüksek faiz ile, şimdilik brüt 100,00-TL yıllık izin ücreti alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, şimdilik belirsiz alacak davası olarak açılan brüt 100,00-TL fazla mesai ücretinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden az olmamak kaydıyla mevduata uygulanan en yüksek faiz ile, şimdilik belirsiz alacak davası olarak açılan brüt 100,00-TL hafta tatili ücretinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden az olmamak kaydıyla mevduata uygulanan en yüksek faiz ile, şimdilik belirsiz alacak davası olarak açılan brüt 100,00-TL ulusal bayram ve genel tatil çalışması ücretinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden az olmamak kaydıyla mevduata uygulanan en yüksek faiz ile davalı işverenden alınarak taraflarına verilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği,  

Davalının cevap dilekçesinde özetle; davacının 05/04/2013 ila 30/12/2014 tarihleri arasında **** ********** şirketinde çalıştığını, 30/12/2014 tarihinde şirketten emekli olması sebebiyle ayrıldığını, davacının 28/05/2016 tarihine kadar şirketlerinde çalıştığı iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, davada taraf olmadıklarını, davanın şirketlerine açılmasının mümkün olmadığını, davacının şirketlerinde çalışmasının olmadığını, davacının işten ayrıldıktan sonra yeni kurulan işletmelerine ikamet adresinin yakın olması nedeniyle işyerine geldiğini, zaman zaman yeniden çalışmak için müracaat ettiğini, davacının çalıştığı ve adreste önceden işleten şirketle ilgili sorunlarını değişik amaçlarla şirketlerine ithaf etmek istediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunduğu,

İlk derece mahkemesinin özetle: "davanın kısmen kabulü ile; davacının talep edebileceği kıdem tazminatı alacağının brüt 5.163,98 TL olduğunun tespiti ile alacağın fesih tarihi olan 28/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,  davacının talep edebileceği ihbar tazminatı alacağının brüt 3.074,40 TL olduğunun tespiti ile, bu miktarın 100,00 TL'sinin 15/06/2016 dava tarihinden, bakiye brüt kısmın ıslah tarihi olan 09/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının talep edebileceği yıllık izin ücreti alacağının brüt 2.305,80 TL olduğunun tespiti ile, bu miktarın 100,00 TL'sinin 15/06/2016 dava tarihinden, bakiye brüt kısmın ıslah tarihi olan 09/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının talep edebileceği brüt fazla çalışma alacağının %30 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak brüt 19.067,80 TL olduğunun tespiti ile, bu alacağa 15/06/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, davacının talep edebileceği hafta tatili alacağının %30 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak brüt 6.539,19 TL olduğunun tespiti ile, bu alacağa 15/06/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, davacının talep edebileceği UBGT alacağının %30 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak brüt 1.274,43 TL olduğunun tespiti ile, bu alacağa 15/06/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, davacının talep edebileceği ödenmeyen ücret alacağının brüt 17.525,62 TL olduğunun tespiti ile, bu miktarın 100,00 TL'sinin 15/06/2016 dava tarihinden, bakiye brüt kısmın ıslah tarihi olan 09/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine..." karar verdiği görülmüştür.

Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekilinin dilekçesinde özetle: hükme esas alınan hizmet süresinin hatalı olduğunu, uzun süre ücret almadan çalışmanın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tediye makbuzlarında bulunan imzaların denetlenmediğini, davalıyla husumeti olan tanıkların beyanlarına itibar edilemeyeceğini, tayin edilen vekalet ücretinin hatalı olduğunu, çalışma şeklinin ispatlanmadığını ileri sürerek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.

6100 sayılı HMK'nun 355. Maddesi kapsamında dosya incelendiğinde: verilen kesin süreye rağmen asılları ibraz edilmeyen tediye makbuzlarına (HMK 216 ve devamı maddeleri uyarınca) yönelik istinaf sebebi yerinde bulunmamıştır.

Tanıkların davalıyla husumetli oldukları yönündeki iddianın somutlaştırılmadığı görülmekle, bu istinaf sebebi yerinde bulunmamıştır.

Taraf tanıklarının beyanları itibariyle hükme esas alınan hizmet süresinin yerinde olduğu, husumet itirazının ise yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.

Uzun süre ücret almadan çalışmak hayatın olağan akışına aykırı ise de, bu husus ispat külfetini ortadan kaldırmadığından ücretle ilgili hüküm yerinde bulunmuştur.

Tarafların iş yerindeki çalışma şekli ile ilgili yazılı delil sunmadıkları görülmekle mahkemenin davacıya ilişkin maddi vakıa niteliğinde olan hafta tatili, genel tatil ve fazla çalışmaları tanık beyanları ile doğru bir şekilde tespit ettiği anlaşılmıştır.

Hükümde reddedilen tutarın hakkaniyet indiriminden kaynaklandığı anlaşılmakla, vekalet ücretiyle ilgili uygulama yerinde bulunmuştur.

Açıklamalar da dikkate alındığında ispat külfeti olan davalının iş akdinin tazminatı gerektirmeyecek şekilde sonlandığını, davacıya yıllık izinlerinin tamamen kullandırıldığını ve haklarının ödendiğini ispat edemediği kanaatine varılarak aşağıdaki karar verilmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Dosya kapsamı, delil durumu itibariyle, ******** ** ****** ***** (**) ********* 2016/317 Esas 2020/205  Karar sayılı kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Mahkemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,  

Sarf ettiği istinaf masrafının  davalı üzerinde bırakılmasına,

Alınması gereken 3.753,72 TL istinaf karar harcından, peşin alınan  938,83 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.814,89 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,  

Tebligat ve harç işlemlerinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 359'uncu maddesinin 3'üncü fıkrası uyarınca ilk derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine;  

Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme ve müzakere sonucunda oy birliği ile 25/03/2021 tarihinde KESİN olarak  karar verildi.

 

 

Yorumlar


Bir Yorum Yap

Burası bomboş!

İlk yorumu yapan siz olun.